Dumanlıtepe ailesinin üyeleri olan; anne Begüm, baba Ozan ve küçük kızları Beliz yaz tatili için Datça’ya gideceklerdi. Beliz sekiz yaşında ve üçüncü sınıfa gidiyordu. Tatile ertesi gün öğlen saatlerinde gidecekleri için valizlerini hazırlamışlardı. Beliz, o sabah erkenden uyandı. Çünkü çok heyecanlıydı. Datça’ya ilk kez gidecek aile öğlen sıcağında saat birde yola çıkmak için aşağıya inmişlerdi. Apartmandan çıktıklarında önlerinden simsiyah giyinmiş ve onlara dik dik bakan bir adam geçti. Sokak kalabalık olduğundan adamı tam görememişlerdi. On üç saatlik yolları olduğundan otele ertesi gün varacaklardı. Bir saat kadar yol aldıklarında arkalarına siyah bir araba takıldı. Aradan iki saat daha geçmişti ama aynı araç hala tam arkalarındaydı. Begüm Hanım bu sürücüyü evden çıkarken gördükleri adama benzetti. Geriye kalan on saatlik yol boyunca araba onları takip etti. Ozan Bey eşinin ve çocuğunun korktuğunu görünce karakola doğru yol aldı. Arkalarındaki araba onların karakola gittiğini anlayınca yolunu değiştirdi. Ozan Bey biraz karakolda oyalandıktan sonra otele doğru arabayı sürdü. Odaya girdiklerinde, odayı çok beğendiler. Ama oda da başkası vardı. Odada olan kişi valizini dağıtmayıp dolabın üstüne koyduğundan Dumanlıtepe ailesi odada başkasının olduğunu anlamadı. Adam bir toplantıda olduğundan gece geç saatte odasına dönecekti. O adamın adı Tayfun’du. Dumanlıtepe ailesi giyinip havuza indi. Odaya geri geldiklerinde yorulduklarını anladılar ve hemen uyudular. Hava kararmıştı. Bütün odaların ışıkları sönmüştü. Dumanlıtepe ailesi 1024. Oda da kalıyordu. Gece on iki de 1024. odanın kapısını açmak için kart okutuldu. Beliz Hanım bu sesi duyar gibi oldu ama o yorgunlukla yan taraftan geldiğini düşündü. Tayfun kapıyı yavaşça ittirdi. Odasında başkalarını görünce çok sinirlendi. Sessizce tuvalete geçti ve üstüne siyah bir şeyler giydi ve yüzüne de bir maske taktı. Kapıyı kilitledi. Zaten Beliz Hanım kapıyı kilitlemeyi unuttuğu için Tayfun rahatlıkla içeri girmişti. Otel çalışanlarının bir hatası yüzünden bir aile hayatından olabilirdi. Tayfun alt kattaki arkadaşını aradı ve bir soygun olacağını söyleyip sessiz bir kahkaha attı. Tayfun ailenin eşyalarını çalıp bir çuvala koydu ve aşağı katın balkonuna attı. Tayfun ve arkadaşı bu otele uluslararası bir soygun için gitmişti. Şimdi daha karlı çıkacaklardı. Çünkü ailenin yanlarında getirdiği bir sürü değerli eşyaları vardı. Tayfun ilk önce aileyi camdan atma fikrine koyuldu ama yakalanma riski vardı. Daha sonra aileye uyuşturucu iğne yaptı. Çünkü aileyi aşağıya taşırken ailenin uyanmaması gerekiyordu. Aileyi bağladıktan sonra onları arabaya bindirip bir depoya taşıdı.
Aile yavaş yavaş uyanmaya başlayınca karanlık olan depo birden aydınlandı ve karşılarındaki ekranda her şeyi anlatan, karanlıkta konuşan bir adam vardı. Sesini değiştirdiği için sesinden tanıma şansları yoktu. Beliz bu adamdan çok korktu ve ağlamaya başladı. Ozan bey o gece deponun kapısını açtı ve hemen Begüm hanıma buradan gitmelerini söyledi. Ozan Bey Beliz’i uyandırdı ve o depodan kaçtılar. Depo, otelin hemen karşısında olduğu için Dumanlıtepe ailesi otele doğru koştu. Çalışanlardan odaya gidip eşyaları toplaması için rica ettiler ve arabaya binip en yakın karakola gittiler. Karakolda her şeyi polise anlattılar. Polisler onları bulacaklarını söylediler fakat bilgisayar kayıtlarında adamın suçu çok fazlaydı. Hemen adamın peşine düşeceklerini söyleyip arama çalışmalarını başlatmışlardı. Ama Ozan Bey ve Begüm hanımın içi rahat etmiyordu. Begüm Hanım ve Ozan Bey'in kafası soru işaretleri ile doluydu. Dumanlıtepe ailesinin tatili mahvolmuştu. Tayfun polisler kendisi hakkında araştırma yapmadan Brezilya'ya uçak bileti aldı ve kaçtı. O sırada Dumanlıtepe ailesi de eve gitmek üzere yola çıkmışlardı.
Tayfun Brezilya’ya vardığında kiraladığı aracıyla kalacak yer ararken bir aileye çarptı. Ailenin durumu çok ağırdı. Tayfun olay yerinden hızla kaçmak istedi ancak arkasından gelen habercilerden kaçamadı. Tayfun'un haberlere çıkmaması gerekiyordu. O yüzden habercilere büyük miktarda para teklif etti. Haberciler de bu teklifi kabul ettiler. Daha sonra haberciler olay yerinden ayrıldılar. Tayfun yaraladığı ailenin evini öğrendi ve hastanede olan ailenin arabasını çaldı. Yaralanan aile yoğunbakımda öldü. Tayfun ölen ailenin evine gidip o evde yaşamak için eşyalarını yerleştirmeye başladı. Ertesi gün Tayfun televizyonu açtığında haberlere çıktığını gördü. Tayfun televizyonun bütün kanallarındaydı. Tayfun bu haberi para verdiği habercilerin sunduğunu görünce çıldırdı ve evi sinirden talan etti. Polislerin bu evi arayacağını düşününce o evden bütün izlerini silip o evi terk etti. İsmini değiştirmek için arkadaşının çalıştığı Nüfus Müdürlüğü'ne gitti. Tayfun ismini Tom olarak değiştirdi.
Dumanlıtepe ailesi evlerine gideli birkaç gün olmuştu. Bütün aile akşam yemeğindeyken televizyonda birden son dakika olarak Tayfun’dan bahseden haberler çıktı. Haberlerde Tayfun'un bir aileyi öldürdüğünü duyunca çok korktular. O sırada Tom yeni adıyla yeni bir ev bulmak için yola koyuldu. Yaşlı bir adamla tanıştı ve adam ile sanki iyi biriymiş gibi ilgilendi. Tom adama “Senin akrabaların var mı?” diye sordu. Adam “Yok” diye cevapladı. Tom adamı evine bıraktı. O akşam eve gidip adamı bir kulübeye kilitleyip eve kendisi yerleşti. Artık onu orada kimse bulamazdı çünkü ev şehrin dışında, dağın tepesindeydi. Daha sonra adamı kulübeye kilitlediği aklına geldi. Aç ve susuz bırakıp ondan kurtulabilirdi. Öylede yaptı. Aradan bir ay geçti. Tom hala tutuklanmamıştı. Çünkü o profesyonel bir suçluydu. Türkiye’ye dönüp Dumantepe ailesinden de intikam almak istiyordu. Biletlerini aldı. Türkiye’ye döndüğünde Dumanlıtepe ailesinin evini bulmak çokta zor olmadı. Ailenin evine gizlice girip Beliz’i herkesin pek bilmediği Kunduzlu köyüne kaçırdı. Sabah Begüm hanımı uyandığında kahvaltı hazırlamak için Beliz’e seslendi. Beliz ses vermeyince annesi Begüm Hanım Beliz’in henüz uyanamadığını düşünerek çokta aldırış etmedi. Kahvaltı artık hazırdı. Ozan Bey uyanıp mutfağa doğru giderken Beliz’i de uyandırmak için onun odasına doğru gitti. Fakat Beliz odasında yoktu ve penceresi de sonuna kadar açıktı. Annesi ve babası olayın ne olduğunu hemen anladılar. Begüm hanım sinir krizi geçirdi ve bayıldı. Ozan Bey'in gözünden yaşlar dökülüyordu. Kedileri Papyon bile kenara çekilmişti. Begüm Hanım kendine gelmeye başlayınca hemen kamera kayıtlarına baktılar. Kızları Beliz’i Tayfun'un kaçırdığını gördüler ve hemen karakola gittiler. Karakoldakiler Tayfun'un adını değiştirdiğini öğrenmişler ve takibe çoktan başlamışlardı. Tayfun'un Kunduzlu Köyü’ne doğru gittiğini tespit etmişler ve gerekli önlemleri almışlardı. Tayfun Kunduzlu köyüne girer girmez karşısında polisleri gördü. Kaçmak için kızı kucağına aldı ve arkasını döndü. Ama her yerinin polisler tarafından sarıldığını gördü. Kaçacak bir yeri kalmamıştı. Polisler Tayfun'u yakalamıştı.
Tayfun yakalanalı bir hafta olmuştu. O gün Tayfun'un kaldığı hapishanede büyük bir yangın çıktı. Polisler suçluları başka hapishaneye götürmek için bahçeye çıkardılar. Yangını Tayfun çıkarmıştı. Tayfun bahçeye çıkmayı fırsat bilip arka bahçeden kaçmıştı. İşte artık özgürdü. Beliz artık annesinin yanından ayrılmıyor, her akşam odasının camını güzelce kapatıyordu. Her gün o katilin evinin adresini bildiği aklına geliyor ve korkudan uyuyamıyordu.
Aradan bir hafta geçti. Okullar başlamıştı. Beliz eve servis ile geliyordu çünkü annesi ve babası çalışıyordu. Beliz eve geldikten bir saat sonra annesi ve babası eve geliyordu. Bu durum onu açıkçası tedirgin ediyordu. Birgün Beliz okuldan eve geldiğinde eve girmeden önce bahçeyi kontrol etti. Daha sonra eve girdi. Evin dağıldığını, bütün eşyaların etrafa saçıldığını ve televizyonun yerde kırık olduğunu gördü. Beliz korkudan ne yapacağını bilemeyip hemen dolabın içine girdi. O sırada merdivenlerden biri ıslık çalarak iniyordu ve “Neredesin? Saklambaç bitti.” dedi. Beliz onun Tayfun olduğunu hemen anladı. O sırada kapıdan anahtar sesi geldi. Kapı açıldığı anda Begüm Hanım “Beliz! Dikkatli ol!” diye bağırdı ve iki el silah sesi duyuldu. Beliz “Anneee!” diye çığlık atıp saklandığı yerden çıktı. Böylece Tayfun artık Beliz’in yerini öğrenmişti. Begüm Hanım yerde kanlar içinde yatıyordu. O sırada siren sesleriyle birlikte Ozan beyin çığlıkları da duyuldu. Begüm Hanım eve gelmeden Ozan Bey’e ve polise haber vermişti. Polis evin her tarafını sardı. Tayfun içerde sıkışmıştı. Beliz’i rehin almaktan başka çaresi kalmadı. Beliz ile beraber balkonda göründü. Kaçamayacağını anlayınca teslim olmaktan başka çaresi kalmadığını anladı.
Polisler Tayfun ‘u götürürken ambulansta Begüm Hanım’ı hastaneye yetiştirmeye çalışıyordu. Günler süren tedaviden sonra Begüm Hanım nihayet gözlerini açtı. Ozan Bey ve Beliz günlerce hastane odasının önünde beklemişlerdi. Begüm Hanımın iyileştiğini duyunca sevinçten havalara uçtular. Dumanlıtepe ailesi tekrar eskisi gibi bir aradaydı.

Aferin kızlar, yazmaya devam
YanıtlaSil